Eril Şiddetin Psikiyatrizasyonu Zulme Ortak Olmaktır*

Kadına yönelik şiddetin artmakta olduğu yönünde bir algı mevcut. Özellikle Özgecan Aslan cinayetinin ardından eril şiddet yoğun biçimde tartışılmaya başlanıldı. Bu tartışmada ruh sağlığı çalışanlarını sonuçları ağır bir ahlaki ikilem bekliyor: Eril şiddet psikiyatrize mi edilecek, politize mi? Bizzat kendim kadına cinsel saldırıların erkeğin doğası gereği kaçınılmaz olduğu ve cinsel saldırıların önlenmesi için kadınların yalnız başlarına minibüse binmemeleri gerektiği, kafa travması geçirmiş erkeklerin cinsel saldırıya meyilli olabilecekleri ve bu travmanın etkilerinin bazı nöro-attaksiyonlu yöntemlerle geçirilebileceği, cinsel saldırıların tek sorumluluğunun antisosyal bireyler olduğu ve toplumsal bir boyutu bulunmadığından politize edilmemesi gerektiği yönünde psikiyatrist beyanlarına tanık oldum. Eril şiddeti psikolojize ya da psikiyatrize etmenin ahlaki açıdan sağlıklı bir tercih olduğunu düşünmüyorum, önce bu eğilimin olası nedenlerini -en masumundan başlayarak- tartışacağım.

Eril Şiddet Neden Psikiyatrize Ediliyor Olabilir?

Malum, ruhsal aygıt nesnesi olmayan kaygıyı nesnesi olan korkuya tercih edebiliyor. İnsan sembolik bir canlı ve sembolleştirmeye gereksinim duyar. Bazen tanımlama ve kategorize etme kaygıyla baş etmenin temel yöntemi haline gelebiliyor. Deprem travması tazeyken jeoloji ile pek de alakalı olmayan toplumumuzun jargonuna yanal atımlı, artçıl gibi tabirler de bu yüzden eklenmişti, herkes deprem uzmanı oluvermişti. Poliklinikte hastaların tanı arzusu da benzer bir dinamikle gerçekleşir. İnsan başına neyin geldiğini, neyle mücadele etmesi gerektiğini bilmek ister. Hatta tanı olmadığında kültür bir tanı icat ediverir. Nazar -elbette haset kaygısının kendine özgü pek çok dinamiğinin de yanı sıra- en temelinde derdin sembolize edilmesidir. Artık adı konulmuştur ve kurşun döktürmek gerekmektedir. Eril şiddete başvuranlar psikopattır söyleminin arkasında böyle bir dinamik bulunuyor olabilir, ardından “psikopatların anlayacağı türden” ceza önerileri geliverir. Bu psikopatik ceza önerileri ile birey baş edemediği ile özdeşim kurmuştur artık. Eril şiddetin dili de -üstelik bu kez mağdurdan yana tavır alanlar tarafından- bir kere daha üretilmiştir.

Ekran Resmi 2016-03-13 18.44.00

Eril şiddeti psikiyatrize etmenin bir diğer dinamiği de uzmanlık hegemonyası arzusu olabilir. Alim’in bilim insanına evrilmesi sürecinde ruhsal uzmanlık tanımı da spritüel alandan pozitif bilimlere doğru kaydı. Örneğin gündüz kuşağındaki televizyon programlarında “… hocam ne yapmalıyım?” şeklinde sonlanan soruların muhatabı olan hoca ilahiyatçı da olabilir psikiyatrist de. Bir de eklektik bir tavır benimseyip diğer alana da göz kırpmak da mümkün elbette. Sonuçta ruhsal uzmanlık hegemonyası el değiştiriyor ve bu kayma içerisinde pozisyonu sağlamlaştırmanın, ruhsallık alanının kendi paradigmasının hakimiyetinde olduğunu ifade etmenin bir yöntemi olarak toplumsal alana ilişkin meseleler psikiyatri diskurundan aşırı yorumlanıyor olabilir. Eril şiddetin bu bağlamdaki psikiyatrizasyonunda erkeğin doğasının/evriminin/ fıtratının bir sonucu olduğu, eril şiddetin engellenmesi için de kadınların izole edilmesinin en akla yatkın yöntem olduğu ifade edilmekte.

Diğer ve çok daha çirkin bir olasılık da eril şiddetin doğrudan ruh sağlığı profesyonelinin kendi kurumunun tanıtımı motivasyonu ile psikiyatrize edilmesi. Ruh sağlığı çalışanlarının eril şiddetin -örneğin tecavüzün- kafa travması geçiren erkeklerce daha sık uygulandığını belirterek çözüm olarak da neredeyse sadece kendi merkezlerinde uygulanan son moda yöntemleri adres etmeleri nedeniyle bu çirkin olasılığı da göz önüne alma gerekliliği duydum.

Son olarak çorbayı içmek için tekkeyi bekleme motivasyonu ile eril şiddetin politize edilmesinin iktidar çevrelerinin çıkarlarına uyuşmadığını sezinleyerek ve sadece politize olmaması adına psikiyatrize etme gibi ahlaksızca bir tercih olasılığı daha bulunmakla birlikte, bu tutumu ne hekimlik ne de insanlık onuru ile bağdaştıramayacağımdan, hiç bir meslektaşıma yakıştıramıyorum ve bu nedenle de üzerinde durmaya gerek duymuyorum.

Ekran Resmi 2016-03-13 18.46.19

Eril Şiddet Politik midir?

Ülkemizin kadının toplumsal konumu da dahil olmak üzere pek çok başlıkta bir toplumsal mühendislik projesine maruz kaldığını düşünüyorum. Eril şiddetin tırmanışı da muhtemelen bu toplumsal mühendisliğin iktidar tarafından öngörülebilir sonuçlarından birisi.

Bu toplumsal mühendislik projesi kapsamında “makbul kadın” tanımlanmakta. Bizzat iktidar ya da tarafında dillendirilen ya da devlet televizyonundan dillendirilmesine müsade edilen makbul kadın tanımı ise şu şekilde: Bu kadın erkenden evlenmekte ve evlenince liseden ayrılmakta(1), evlenmeden bir erkekle aynı evde kalamamakta (2), evlenince doğum yapmayı kariyer edinmekte (3), gebeyken de sokağa çıkmamakta (4), asli görevi doğurmak olduğu için küretajı cinayet olarak görmekte (5), tecavüze uğradıysa bile küretajı aklından bile geçirmemekte (6) hatta tecavüze uğrasa bile küretaj yaptırmasının tecavüzden daha kabul edilemez bir suç olduğunu bilmekte (7), gece eve geç geliyorsa ailesinin tecavüze uğrayıp parçalanmış bedeninin bir konteynırda bulunması sonrası adalet aramaya hakkının olmayacağını bilmekte (8), ülke barışı adına ikinci eş olarak farklı bir coğrafyaya yerleşmeye gönüllü olmakta (9), çalışmak için ısrarcı olmasının sadece esas çalışması gereken erkeklerin işsizlik sorununa neden olacağını bilmekte (10), zaten evdeki işlerini aksatacağı için çalışmaya da ısrarcı olmamakta (11), sadece evin süsü olarak yaşama şansı olduğunun gayet bilincinde (12) ve elbette paketin tamamıyla uyumlu olarak herkesin içinde kahkaha atmamaktadır (13).

Peki, makbul kadın değilse? Kadın cinayetlerindeki tahrik indirimleri makbul kadın olmamanın bedelleri hakkında fikir verebilir: Kırmızı cep telefonu kullanıyor olmak, beyaz pantolon giymek, kocasının izlediği bir porno filmdeki aktriste benziyor olmak, sevişme talebinde bulunmak ve daha niceleri… (14)

Söylem oldukça net: Kadın toplumsal bir özne olamaz. Eve -dolayısıyla da- patriarkaya aittir. Zayıftır. Evin süsü, çiçeğidir. Dolayısıyla evin dışındaki yaşama dayanıklı olamaz. Bunlara rağmen özne olmakta ısrarcıysa hafif meşreptir. Eylemci ise kadın mı kız mı belli değildir mesela. 60 yaşında da olsa Mücella Yapıcı’ya karakolda kavite muayenesi yapılması meşrudur, hesap sormaya gerek yoktur o yüzden. Üniversitelerde kızlı erkekli evlerde neler olduğu belli değildir.

Zurnanın zırt dediği yer burası. Evin süsü, çocukların anası olan, toplumsal özne olmayan, görülmeyen ve duyulmayan makbul kadının iyice olumlanması bu tanıma razı gelmeyen kadınların olumsuzlanması ile sonuçlandı. Bu tanıma razı gelmeyenler eril şiddete, tacize ve tecavüze razı geleceklerdi artık. Elbette bu makbul tanımına uymak nasıl bir seçenekse uymamak da öyleydi ve bu nedenle kadınlar sürekli denetim altında tutulmalıydı. Bunların sonucu olarak 2014 yılında 294 kadın cinayete kurban gitmiş. Bu kadınların %40’ı kocaları, %7’si eski kocaları, %13’ü erkek arkadaşları tarafından öldürülmüş (15).

Toplum Mühendisliği Ne Kadar Mümkün?

Yukarıdaki pasajdan kadının otorite figürü tarafından stereotiplendiğini çıkarsayabiliriz, dehümanize etme de ancak bir kitlenin stereotiplenerek homojenize biçimde algılanmasıyla mümkün oluyor.

Peki liderin tutumu ne kadar belirleyici? Ya da imamın yellenince cemaatin def-i hacet etmesi sosyal psikolojik olarak mümkün mü? Aslında grup normlarının grubun merkezinde bulunan bireylerce ve özellikle de liderler tarafından belirlendiğini söyleyebiliriz. Burada prototipi kavramına da değinmemiz gerekiyor. Prototipi gruplar arası farklılıkların grup içi farklılık lehine artması anlamına geliyor. Prototipik liderlik ise grup üyelerinin kendi gruplarını niteliklerini, referans grubun ise kontrastını ifade ettiği hissedilen ve grup tarafından özdeşilen liderlik tipidir. Prototipik liderlik karakteristik olarak sosyal kimliği inşa eder ve tutum ve davranışlarıyla normları belirler. Prototipik olmayan liderlerin norm dışı davranışları eleştirilebilirken prototipik liderlikte liderin davranışı eleştirilmek yerine grup tarafından yeni norm olarak benimsenir (16).

Evet, Milgram ve Zimbardo gibi pek çok sosyal psikolog süperego işlevinin sosyal normlara rağmen bazı durumlarda nasıl yetersiz kalabileceğini göstermiştir. Hele de sosyal normların liderin referansı ile değiştiği toplumsal durumlarda süperego işlevi iyice yetersizleşebilir. Makbul kadına işaret edilip, makbul tanımının dışında kalan kadınlar stereotiplendiğinde normlar değişir ve bu durumdan vazife çıkarıp makbul olmayan kadınlara saldırıyı kendince meşrulaştıranlar olacaktır. Kızlı erkekli tartışması üniversiteli kadınların ve pembe otobüs önerisi evin ve pembe otobüsün dışındaki kadınların tacizini toplumsal boyutta meşrulaştırıcı bir işlev görecektir. Aynı nedenden ötürü iktidarın cezalandırmış olması gerçeği değiştirmez, mini etekli kız öğrenciye taciz timi kuran okul müdüresi de (17) durumdan vazife çıkarmıştır ve dolayısıyla iktidarın eseridir.

Sonuç

Sonuç olarak eril şiddetteki tırmanış politiktir. Eril şiddeti psikiyatrize etmek toplumsal ve politik zeminini görmemek ve toplum tarafından görülmesine de engel olmaktır dolayısıyla da her ne saikle yapılıyor olursa olsun zulme ortaklıktır.

Kaynaklar

1. 7 Eylül 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumlar Yönetmeliği Madde 21/4 “Evli olanların kayıtları yapılmaz, öğrenci iken evlenenlerin okulla ilişiği kesilerek kayıtları e-Okul üzerinden Açık Öğretim Lisesine veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine gönderilir.”

2. http://www.gazetevatan.com/-kizli-erkekli–evlere-58-inci-maddedenetimi–581881-gundem/

3. http://www.radikal.com.tr/politika/hukumetten_annelik_kariyeri_ icin_tesvik_paketi-1267695

4. http://www.radikal.com.tr/turkiye/rtukten_hamile_kadinin_ sokaga_cikmasi_terbiyesizlik_onayi-1158384

5. http://www.radikal.com.tr/politika/erdogan_sezaryene_karsiyim_ kurtaj_cinayettir-1089120

6. http://www.radikal.com.tr/turkiye/bakan_akdag_tecavuz_ bebegine_devlet_bakar-1089651

7. http://www.radikal.com.tr/politika/tecavuze_ugrayan_da_kurtaj_ yaptirmamali-1089772

8. http://www.medyafaresi.com/haber/Korkunc-bir-gaf-CelalettinCerrah-bunu-da-soyledi_24823.html

9. http://www.milliyet.com.tr/guneydogu-dan-ikinci-es-alinsin/ siyaset/haberdetay/30.06.2010/1257081/default.htm

10. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/11240874.asp

11. http://www.gazetevatan.com/is-isteyen-kadinlara–alayli–cevap– 227671-gundem/

12. http://www.radikal.com.tr/turkiye/bir_ev_susu_turk_ kadini-742145

13. http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/bulent-arinc-kadinherkesin-icinde-kahkaha-atmayacak

14. http://sosyalistfeministkolektif.org/feminist-gundem/kadincinayetleri-/23-haksiz-tahrik-indirimi-ornekleri

15. http://www.kadincinayetlerinidurduracagiz.net/veriler/1878/2014- yili-kadin-cinayeti-gercekleri

16. Hogg, M. A. and Reid, S. A. (2006), Social Identity, SelfCategorization, and the Communication of Group Norms. Communication Theory, 16: 7–30

17. http://www.birgun.net/news/view/mini-etege-karsi-taciz-timikurulsun-diyen-kadin-mudur-baska-okula-nakledilecek/13994

*Küçükparlak, İ. (2015). Eril şiddetin psikiyatrizasyonu zulme ortaklıktır. Türki̇ye Psi̇ki̇yatri̇ Derneği̇ Bülteni, 18 (1), 3-5

 

1 comments

EnsarÜzümcü için bir cevap yazınCevabı iptal et