Geleneksel, Alternatif ve Pozitivistik Tıp ile İmtihanımız

Ekran Resmi 2019-04-23 21.04.57

Sağlık Bakanlığı’nın Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde “Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı” adı altında yeni bir birim kurulmuş. Daire başkanlığının uygulayıcıların yeterliliklerinin belgelenme çalışmalarını yürütmek ve ilgili merkezlerin ruhsatlandırılması gibi görevleri varmış.

Bu sıra dışı dairenin varlığından haberdar olan psikiyatri camiasında alternatif tedavi yöntemleri ile ilgili ilgi çekici bir tartışma ortamı oluştu. Tartışmaya taraf olan bir hekim pubmed’de cupping therapy (bildiğimiz kupa çektirme) terimleri ile arama yapıldığında 485 makaleye ulaşıldığını ifade ederek alternatif tedavinin savunuculuğunu yaptı.

Gerçekten de pubmed’de cupping therapy terimleri ile bir arama 485 makale çıkıyor. Hatırlatmakta yarar var, pubmed’de bu şekilde iki terimle arama yapıldığında içinde cupping ve therapy geçen makaleleri bulur, yani özetin bir yerinde cupping bir yerinde therapy geçiyorsa makale arama sonuçlarına dahil edilir. Arama “cupping therapy” şeklinde tırnak içinde yapıldığında tam olarak “cupping therapy” ibaresini bulunduran kaynaklara erişirsiniz, ki bu şekilde bir tarama ile pubmed’de 55 makale ile sonuçlanıyor. 55 ayrıntıya girmek için cesaret verici bir sayı, ben de üşenmedim.

Makalelerin özellikleri şu şekilde:

55 makaleden 13 tanesi uygulamanın yan etkileri ile ilgili, 23 Çince, biri Almanca, geri kalan 21 tanesi İngilizce yazılmış. İngilizce yazılan makaleleri de şu şekilde sınıflayabiliriz: Tıp tarihi ile ilgili 2 sağlık psikolojisi ve sağlık ekonomisi ile ilgili 3 adet yazı var. Elimizde kalıyor 16 yayın bu durumda.

İngilizce olmayan makalelerin bolluğu nedeniyle sadece derlemelere bakmayı öneririm. Toplam 4 derleme var.

1) Cao ve arkadaşlarının analizinde1992-2010 arasında kupa yöntemi ile ilgili yürütülen 135 randomize kontrollü çalışma (RCT) Cochrane Handbook for Systematic Reviews of Interventions’dan alınan kriterlerle incelendiğinde; 135 çalışmadan 1 tanesinin bile düşük yanlılık riski kategorisinde olmadığı saptanmış. Yani RCT olduklarını öne sürmelerine karşın 135 makalenin bir tanesi bile randomizasyonu nasıl yaptığını, körleşme prosedürlerini vs… hakkıyla yapmamış, ya da yazamamış.

2) Fibromiyalji tedavisinde geleneksel Çin tıbbı ile ilgili analizde 25 RCT saptanmış. 25 çalışmanın sadece 7’si düşük yanlılık riski kategorisine girmiş. Metaanalizde akupunkturun başlangıca göre ağrılı noktaların sayısında ve ağrı skorlarının azalmasında ileri derecede anlamlı düzeyde neden olduğu saptanmış(p<0.00001)!. Yalancı (sham) akupunktur ile karşılaştırıldığında ise fark anlamlılığını yitirmiş! (Bilmeyenler için sham akupunktur iğnelerin rastgele noktalara batırıldığı fakat kişinini bu durumdan bihaber olduğu durumdur.) Yani, sham akupunktur, akupunktur kadar etkili. Akupuntura kupa eklendiğinde ağrı ve depresif belirtiler üzerinde etkinliği artmaktaymış.

3) 1959-2008 yılları arasında kupa ile ilgili 73’ü RCT olan 550 klinik çalışma incelenmiş. Çalışma kaliteleri genel olarak düşük bulunmuş, yine hiçbir çalışma düşük yanlılık kategorisinde olarak saptanmamış. Çalışmalar genel olarak ağrı, herpes zoster, öksürük ve  astım gibi plasebo etkinliğin yüksek olduğu bilinen durum ve hastalıklar üzerinde yapılmış.

4) Herpes Zoster ile ilgili 8 çalışmanın metaanalizinde hiçbir çalışma düşük yanlılık kategorisinde bulunmamış, çalışmaların hepsi Çince yazılmış. Karşılaştırıldıkları 4 çalışmanın 3’ünde kupa antiviral tedaviden etkin bulunmuş.

Özet:

Veriler hem niceliksel hem de niteliksel açıdan yeterli görünmemekte. Kaldı ki, alternatif tedavilerin etkinliği sıklıkla ağrı gibi plasebo yanıtın çok yüksek olabildiği bir parametre üzerinden ölçülüyor. Kültürel değişkenler ve inanışlar muhtemelen büyük etken. Acaba Etiler’de oturan bir fibromiyalji hastası ile Siirt’te yaşayan bir başka hasta kupaya aynı yanıtı verecek mi? Ya da kupaya inanmayan bir kişinin uygulaması ile inananan bir kişinin uygulaması arasında fark olacak mı? Kupa uygulaması sırasında uygulayıcı ile hasta arasında nasıl bir ilişki var? Neler konuşuluyor? Bu ilişki plasebo yanıtın kuvvetlenmesine yardımcı oluyor mu?

Madalyonun diğer yüzü: Akupunktur, masaj ve kupa gibi yöntemlerde hastaya dokunuluyor. Belki de yine oksitosin gibi moleküller üzerinden anksiyolotik etkinlik sağlanıyor, bilemiyoruz. Eğer böyleyse yine de “istemezük” mü diyeceğiz? Arkadaşça bir sohbette veya cinsel ilişki sırasında da oksitosin artıyor ve bunların da ruhsal iyilik haline olumlu etkileri var. O zaman bunları da mı istemezük? Bu noktada “iyi gelme”, iyileşme, tedavi, terapi, terapist gibi kavramlar üzerinde iyice düşünmemiz gerekiyor. Bir tutum geliştireceksek yöntemlerin kendilerine değil (hastanın zarar görmeyeceğine emin olduğumuz sürece), tanımına karşı olmasının daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

Vurgulamak istediğim bir nokta daha var: Tarihi muktedirler yazar. Bilimsel paradigmayı da öyle. Pozitivistik paradigma da muktedir coğrafyalardan kaynaklanmış ve dünyaya nüfus etmiştir. Bu bağlamda pozitivistik paradigma ile hakkıyla test edilmediği için binlerce yıllık kültür birikiminin ürünü olan bilgiye burun kıvırmak hiç adil değil. Bugün Amazonlarda şamanların tedavide kullandıkları bitkilerle ilgili ciddi farmakolojik araştırmalar yapılıyor, bu konuda pek fazla direç yok çünkü galiba bu kültürel birikim farmakoloji üzerinden hakim paradigmaya entegre oluyor. Molekül, yarılanma ömrü falan diyince dilimize tercüme oluyor ve iktidarımız sarsılmıyor. Benim içime sinen diğer geleneksel veya alternatif tıp yöntemleri ile ilgili (paradigmamıza entegre olamayacaklarsa dahi) amazon şamanlarının bilgilerine olduğu gibi en azından yansız ve merak eder biçimde bir tutumdur. Bunun da geleneksel bilgi ile bu bilgininin uygulayıcıları ve uygulanma yollarını ayrı tutmaktan başka bir yolu yok galiba.

Sonuç:

Akupunktur yaptırmaya ya da kupa kupa çektirmeye gidelim mi hocam? İyi geleceğine eminseniz gidin, iyi gelecektir.

phelps-cupping-1200 (1)

EDIT: Michael Phelps’in kupa çektirmesi nedeniyle yazıya tekrar göz attım ve gözüme çarpan şiir gibi bir çalışmayı da eklemek istedim. Kelley ve arkadaşları İrritabl Barsak Sendromu’nda akupunkturun etkilerini çalışmışlar. Hastaları 3 grupta incelemişler;

Waitlist: Bekleme listesinde olup herhangi bir girişim yapılmayanlar

Limited: Akupunktur uygulanan ama uygulayıcı ile hasta arasında etkileşimi minimumda tutulan grup.

Augmented: Sham (sahte) akupunktur uygulanan ama uygulayıcının hastayla sıcak ve empatik bir ilişki kurmasını ve hastanın semptomları nasıl anlamlandırdığı gibi konulara değinmesini sağlanan grup. Sonuç:Ekran Resmi 2016-08-15 19.30.53

Sahte (sham) akupunktur aldığı halde sıcak bir ilişki kurulan grup, gerçek akupunktur alıp ilişki kurulmayan gruba göre daha çok iyileşmiş. Yani iyileştiren ilişki olmuş, akupunktur değil.

1 comments

Bir Cevap Yazın